top of page

Alkollü Araç Kullanma İstinaf Dilekçesi




..........................BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİNE

Gönderilmek Üzere

...............ASLİYE CEZA MAHKEMESİNE

DOSYA NO :

İSTİNAF EDENSANIK :

MÜDAFİİ : Av. Mehmet Furkan KALENDEROĞLU - Samsun Barosu 2981 Sicil-

TEBLİĞ TARİHİ : 05.07.2024

KONU : .............. Asliye Ceza Mahkemesinin .......... E. - ...................K. Ve   .......................... tarihli kararına karşı istinaf başvurumuzdan ibarettir.


AÇIKLAMALAR


.........................Asliye Ceza Mahkemesi'nin 12.06.2024 tarih, ............................ E. ve ........................... K. sayılı mahkumiyet kararı usul ve esas yönünden hukuka aykırı olduğundan istinaf kanun yoluna başvurmaktayız. Şöyle ki;


1) Usule ilişkin itirazlarımız: 12.06.2024 tarihli ilk duruşmanın tutanağında da yer aldığı üzere;"Sanık müdafiinden soruldu: müvekkilin üzerine atılı suçlamayarı kabul etmiyoruz. Şöyle ki olay günü müvekkil ikametinden traş olup dışarı çıkmıştır. Trafik denetimi esnasında kendisine alkol testi yapılmıştır. Müvekkil bu denetimde 1,03 promil alkollü çıkmıştır. Kendisi bu miktarı kabul etmeyip kan tahlili vermek istemiştir. Promili sınırda olmasına rağmen bu talebi karşılanmamış kolluk işlemleri yapılmak için karakola götürülmüştür sağlık kontrolü için hastaneye götürüldüğünde de yine kan tahlili yapılmasını istemiş fakat hiçbir şekilde kandan alkol testi yapılmamıştır. Yapılan işlemler hukuka aykırıdır. Hukuka aykırılığın bir diğer örneği de müvekkilin ifade verebileceğine ilişkin gözlem tutanağı 30/11/2023 günü saat 23:45 te düzenlenmiştir. Müvekkilin ifadesi ise aynı tarihte saat 23:38 de alınmıştır. Karakolda yapılan işlem de hukuka aykırıdır. Bununla birlikte alkolmetrelerin nefes ile ölçüm yapması yapılan ölçümlerde minimum yüzde 3 ve 5 arası sapmaların olması müvekkilin testinin yapıldığı alkolmetrenin kalibrasyonun ne zaman yapıldığının belli olmaması ve kalibrasyon bitiş tarihinin söz konusu testin yapıldığı tarihe yakın olması bu kadar küçük bir sapmanın olabileceğine işaret etmektedir. Değinmek istediğimiz yargıtay kararı vardır, 2016/748 esas 2016/405 karar sayılı dosyada Yargıtay maddi gerekçesinde de ifade edildiği üzere kişinin emniyetli şekilde araç kullanamayacak durumda olduğunun her somut olayda saptanmasının gerekli olduğuna değinmiştir. Dosya içinde müvekkilin alkollü olarak araç kullandığı sabit ise de emniyetli bir şekilde araç kullanamayacağına ilişkin bir belge bulunmamaktadır hastaneye götürülmeyen sanığın alkolmetre ile saptanan düzeyde alkolü olduğuna ilişkin rapor tanzim edilmiş ise de emniyetli bir şekilde araç kullanamayacak olduğuna ilişkin uzman hekim tarafından verilmiş bir rapor da bulunmamaktadır. Yargıtayda adli bilimciler derneğince gerçekleştirilen çalışmayı sonuç raporunda da kandaki alkol miktarının kişi davranışlarına etkisine dair bir çok değişik sınıflandırma yapıldığı görülmetedir. Fakat alkol oranı 1 promilin üstünde çıkan hekesin ististasız ve mutlak olarak güvenli araç kullanmasının olanaksız olduğuna dari bir veriye işaret edilmemektedir. Yargıtay istikrarlı uygulamalarında 1,10 promil üstü bakımından sürücünün mutlak elverişsizliğini kabul etmektedir. Yine yukarıda bahsettiğimiz yargıtay kararında alkolmetre yolu ile elde edilen verilerin güvenilirliğini şart kılmaktadır çünkü hata payının yüksek olduğuna değinmektedir. Tüm bu koşullara uyulsa dahi nefes yolu ile alınan sonuç kandaki alkol oranını doğru yansıtmaz kaldı ki nefes yolu ile yapılan ölçümünde ceza mahkemesinde delil olabilmesi için on doakika kadar izleme süresinden sonra tekrarlanması gerektiği vurgulanmaktadır. Adli tıp 5. İhtisas kurulu ölçümde kullanılan cihazların zamanında ve usulüne uygun olarak kalibrasyonun yapılmadığını iki cihazdan birisinin daha güvenilir olduğu istaptalanamıyorsa şüpheden sanık yararlanır ilkesinin gündeme gelmesi gerekir. Bahsettiğimiz tüm sebeplerle usule ve hukuka aykırı yapılan işlemin yargılamaya konu olması mümkün değildir, müvekkilin beraatini mahkeme aksi kanaatte ise lehe olan hükümlerin uygulanmasını talep ederim" dedi." şeklinde yaptığımız savunmamız tutanağa geçilmiştir.

Tarafımıza tebliğ edilen gerekçeli kararın SAVUNMA başlıklı kısmında yalnızca müvekkilin talimat duruşmasıyla eksik dinlendiği savunmalarına yer verilmiş; müdafii sıfatıyla yapılan savunmalar duruşma tutanağında yer aldığı halde gerekçeli kararda bu hususa yer verilmemiş ve delillerin değerlendirilmesi kısmında savunmalarımız değerlendirilmeksizin hüküm kurulmuştur. "Ceza davalarına bakan mahkemelerin her türlü kararı, karşı oy dahil, gerekçeli olarak yazılır (5271 sayılı CMK m.34/1). “Gerekçe” kısmında; mevcut deliller tartışılıp değerlendirildikten sonra, hükme esas alınan ve reddedilen deliller belirlenmeli, delillerle sonuç arasındaki bağ üzerinde durularak, niçin bu sonuca ulaşıldığı anlatılmak suretiyle hukuki nitelendirmeye yer verilmeli ve sonuç bölümünde açıklanan uygulamaların dayanaklarına değinilmelidir." (YCGK-K.2020/70) Mahkumiyet hükmünün gerekçesinde gösterilmesi gereken noktalar ise 5271 sayılı CMK’nın 230. maddesinde yer almaktadır:5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Madde 230:(1) Mahkumiyet hükmünün gerekçesinde aşağıdaki hususlar gösterilir:a) İddia ve savunma, bunların dayandırıldığı ve mahkemece toplanan kanıtların neler olduğu,b) Kanıtların tartışılması, değerlendirilmesi ve reddedilen veya kanıtlama yönünden üstün tutulan ve kabul edilen kanıtlar ve nedenleri,..... " “Ceza mahkemesi” kararlarının Yargıtay denetimine olanak sağlayacak şekilde açık olması ve Yargıtayın bu işlevini yerine getirebilmesi için kararın dayandığı tüm kanıtların, bu kanıtlara göre mahkemenin ulaştığı sonuçların, iddia, savunma ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmelerin, sanığın eylemlerinin ne olduğunun açık olarak gerekçeye yansıtılması gerekir." (Y6CD-K.2013/13620) "Anayasanın 141/3, CMK’nın 34 ve 230. maddelerine göre Yargıtayın gerekçe üzerinde tutarlılık denetimini yapabilmesi için, kararın dayandığı tüm verilerin, bu veriler konusunda mahkemenin ulaştığı sonuçların ve sabit görülen fiilin, iddianın, savunma ile tanık anlatımlarına ilişkin değerlendirmelerin, hangi anlatımın ne gerekçeyle diğerine üstün tutulduğunun açık olarak kurulacak hükmün gerekçesine yansıtılması ve mahkemece ulaşılan kanaatin ortaya konulması gerekirken yetersiz gerekçe ile hüküm kurulması, bozma nedenidir." (Yargıtay 9. Ceza Dairesi -Karar : 2020/453). Bahsettiğimiz sebeplerle söz konusu mahkeme kararı usule aykırıdır.


2) Esasa ilişkin itirazlarımız: Olay günü müvekkil tıraş olup dışarı çıkmış, hemen ardından bir miktar alkol alıp evine geri dönmek üzere aracına binmiştir. Rutin yapılan trafik denetimleri esnasında müvekkile alkolmetre üfletilmek suretiyle alkol testi yapılmıştır. Yapılan ölçüm sonrasında müvekkilin nefesinde 1.03 promil miktarında alkol tespit edilmiştir. Müvekkil alkol düzeyinin bu kadar çıkmayacağını söylemiş, sınır değere çok yakın olduğunu belirterek tekrar üflemek istemiş kabul edilmediği takdirde kan tahlili vermek istediğini belirtmiştir. Her ne kadar müvekkil bir kez daha ölçüm yapılmasını talep etmişse de görevli memurlar ikinci ölçümü yapmamıştır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu m.48 3. fıkrası hükmünce test sonucuna itiraz eden kişi için “Teknik cihaz ile yapılan ölçüme itiraz eden veya bu cihaz ile ölçüm yapılmasına müsaade etmeyen bu sürücüler, en yakın adli tıp kurumuna veya adli tabipliğe veya Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık kuruluşlarına götürülerek uyuşturucu veya uyarıcı madde ya da alkol tespitinde kullanılmak üzere vücutlarından kan, tükürük veya idrar gibi örnekler alınır.” hüküm altına almıştır. Alkolün ağızdaki oranı hemen tüketim sonrası üfleme yolu ile ölçümde kandakinden yüksek çıkmaktadır.Bu gerekçe ile sonrasında müvekkil kandaki alkolün ölçümü maksatlı olarak yetkili hastanelere götürülmeyi talep etmişse de buna da imkân tanınmamış, promil miktarı sınırda olmasına rağmen kolluk işlemlerinin tamamlanması amacıyla karakola götürülmüştür. Müvekkilin bu sebeple harici olarak sağlık kuruluşuna gidip rapor alabilmesi mümkün olmamıştır. DANIŞTAY 8. DAİRESİ 12.1.2005 TARİH, 2004/3669 E. ve 2005/96 K. sayılı kararı ile "Alkolmetre cihazı ile yapılan ölçüme sürücünün itirazı halinde, kan örneği alınarak tetkik yapılmasını ve bunun sonucunun esas alınması gerektiğine hükmetmiştir. Danıştay kan örneği üzerinde yapılan tespitte, alkol oranının yönetmelikte öngörülen sınırın altında kaldığı gerekçesi ile davacı aleyhine tespit edilen işlemi hukuka aykırı bulunmuş ve yerel mahkeme kararı bu gerekçelerle bozulmuştur." Müvekkil sağlık kontrolleri için hastaneye götürüldüğünde de ısrarcı bir şekilde kandan alkol ölçümü yaptırmak istediği halde bu husus yine göz ardı edilmiş ve rutin göz altı kontrolü yapılmıştır. Yapılan işlemler hukuka, kanuna ve mevzuata aykırı olarak gerçekleştirilmiştir.


3) Bir diğer hukuka aykırılık da karakolda yapılan resmi işlemde bulunmaktadır. Şöyle ki; Müvekkilin ifade verebilecek durumda olduğuna ilişkin gözlem tutanağı 30/11/2023 günü saat 23:45 de düzenlenmiştir. Müvekkilin ifadesi ise aynı tarihte saat 23:38 de alınmış ve ifade tutanağına bu şekilde geçilmiştir. Kanuna göre önce müvekkilin ifade verebileceğine ilişkin gözlem tutanağı tutulup sonra müvekkilin ifade işlemlerine başlanması gerekirken önce müvekkilin ifadesi alınmış sonra tutanak tutularak hukuka aykırı işlem tahsis edilmiştir. İşbu tutanakların temellendirilmesi üzerine müvekkilin cezalandırılması mümkün değildir. Zira müvekkil yapılan tüm bu kanunsuz işlemlerden sebep Seri Muhakeme Usulünün uygulanmasını kabul etmemiş, açık yargılama ile meramını anlatmak istemiştir. Müvekkil talimat mahkemesinde usulüne uygun dinlenmemiş, maktu beyanlar zapta geçirilmiştir. Asıl mahkeme nezdinde müdafii aracılığı ile yapılan savunmaların da gerekçeli kararda yer almıyor oluşu üst üste hukuki facialar yaratmıştır.


4) Alkolmetre ile yapılan ölçümlerde %3 ila %5 oranında sapmaların olabileceği mahkemecelerce kabul edilen bir husustur. Müvekkilin ölçümünün yapıldığı alkolmetrenin kalibrasyonunun ne zaman yapıldığı ölçüm sonucunda yer almamaktadır. Söz konusu ölçüm sonucunda yalnızca kalibrasyonun bitiş tarihi mevcuttur. Kalibrasyon 1 sene önce mi yapıldı 1 gün önce mi yapıldı bu husus belli değildir. Nitekim ölçümün yapıldığı tarih ile de kalibrasyon bitiş tarihi oldukça yakındır. Bu hususlar göz önünde bulundurulduğunda 0.03 lük bir sapmanın olabileceği hayatın olağan akışına uygundur. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2016/748 E. - 2016/405 K. Sayılı kararında "Yargıtay'ın da vurguladığı ve madde gerekçesinde de ifade edildiği üzere kişinin emniyetli bir şekilde araç kullanamayacak durumda olduğunun her somut olayda saptanması zorunludur." denmiştir. Müvekkilin nefesinde sınır değere yakın alkol mevcutsa da emniyetli bir şekilde araç kullanamayacağına ilişkin herhangi bir bilgi ve belge bulunmamaktadır. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2016/748 E. - 2016/405 K. Sayılı kararında " Yargıtay'ın da 1,1 promilin üstü bakımından sürücünün mutlak elverişsizliğini kabul ettiğini hatırlatmak gerekir. Oranın 0,30 ile 1,00 promil arasında olması durumunda ise somut olaydaki sürücünün kişisel durumuna bakılmaktadır." denmiştir. Yine aynı kararda Yargıtay'ın ilk derece mahkemesinin tespit edilen alkolün güvenli araç kullanımına olumsuz etkilerini gerekçelendirmesi gerektiğini aradığına değinilmiştir. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2016/748 E. - 2016/405 K. Sayılı kararında "Öte yandan, kan testine dair bazı hususlar, KTK'nun 48/2-4. maddesinde düzenlenmiştir. En önemli değişiklik, alkolmetre ile ölçüm yapılması, nefes yoluyla yapılan ölçümün geçerli sayılması için; kullanılmasına resmen izin verilmiş bir cihazla tespit yapılmış olmalı, cihazın düzenli olarak periyodik denetimleri yapılmış olmalı ve ölçüm sırasında uyulması gerekli prosedüre riayet edilmiş olmalıdır. Fakat bu koşullarda bile, söz konusu yöntemle alınan sonuç, kandaki alkol yoğunluğunu tam olarak doğru yansıtmaz. Kan testinden çıkan sonucun esas alınması gerektiği yönündeki (Kaldı ki, nefes yoluyla yapılan ölçümün de, ceza muhakemesine delil olabilmesi için, ‘10 dakika kadar izleme süresinden sonra tekrarlanması’ gerektiği vurgulanmaktadır) uygulamada, itiraz durumu hariç, buna hiç rastlanmamaktadır." denilerek aslında müvekkilin de yaşamış olduğu durumlar anlatılmıştır. Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulunun raporlarına göre, ölçümde kullanılan cihazların zamanında ve usulüne uygun olarak kalibrasyonunun yapılıp yapılmadığı, ölçüm kurallarına riayet edilip edilmediği, ölçüm ile olay arasında geçen süre ve kullanılan cihazların teknik özelliklerini dikkate alarak düzenlediği raporu sonucunda, iki cihazdan birisinin daha güvenilir olduğunu ortaya koyamıyorsa, 'şüpheden sanık yararlanır' ilkesi gereği hareket edilmektedir. Söz konusu olayda değerler sınıra bu kadar yakınken ikinci bir testin yapılmamış olması sebebiyle net bir sonuç elde edilmediğinden beraat kararı verilmesi gerektiği, nefes yoluyla ölçümün mutlak suretle doğru olmadığı istikrarlı uygulamalarla sabittir.


5) Bahsettiğimiz tüm sebeplerle müvekkil hakkında yapılan idari işlemlerin hukuka aykırı şekilde yapıldığı, mahkemece tarafımıza tebliğ edilen gerekçeli kararda müdafii savunmalarına yer verilmeyerek savunma hakkının da ihlal edildiği görülmektedir. Bununla birliktetüm ısrarlarımıza rağmen alkolmetrenin ölçümünün ne derece sağlıklı olduğunun tespiti yapılmaksızın ilk celseden karar verilmiş olması müvekkilin hak kayıplarına yol açmıştır. Açıklanan nedenlerle; haksız ve mesnetsiz ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurma zorunluluğumuz hasıl olmuştur.

HUKUKİ NEDENLER: TCK, CMK ve ilgili sair mevzuat.

SONUÇ VE İSTEM    : Yukarıda belirttiğimiz sebep ve gerekçelerle re'sen nazara alınacak hususlar dikkate alınarak;

1- .................. Asliye Ceza Mahkemesinin ................... E. - .................. K. Ve      12.06.2024 tarihli kararına karşı İSTİNAF BAŞVURUMUZUN KABULÜNE,

2- Hükmün kaldırılarak müvekkilin BERAATİNE karar verilmesini talep ederiz.                        07.07.2024   Saygılarımızla...                           


  Sanık .............         Müdafii     

Av. Mehmet Furkan KALENDEROĞLU

 
 
 

Comments


bottom of page